Defsabır ve hicret!etimizden dökülenkupkuru çamur: kurtçuklarmusallat olacaklar mı bize dediri diri. gömemediğimiz: kösnühenüz kıvrılamadık bir köşesinegidip de musalla taşımızın: soğukAllahım! nasıl çürüyeceksığdığın bu kalpler nasıl YaRab demek için dönmeyecekbu dillerimiz ketum: mümbittoprak oysa zikrin bittiği-yer’de başlar her aşk-duyar mıyız biz deçıksak dervişler gibidaha dünkü dağlardayankılanan ses ezeli:“Ben sizin Rabbinizdeğil miyim?.Ben sizinRabbiniz değil miyim?.Bensizin Rabbiniz değil miyim?”*bütün ağır sözlerin yüküşimdi kimin. omuzlarımızdatoprağın tadını merak edençocuklar:mukaddes tek nedenmi göklere. neden biz değil.bir ip gibi bağlanmamış mıincecik parmaklarımıza:tabut. daha ilk günah bu balçıkta filizlenmiyorbir türlü nasuh tevbeyine de: şükür! çok şüküreve dönüşlerin huzursuzda olsa çalar saati:secdelerehep secdelere açlığımız* a’râf, 17(2012)Joan Miró ,"The Red Sun"
